Foça
Yenifoça, İzmir’e 70 km. uzaklıkta olup ,uzun sahil bandı ve kıyılardaki eski yerleşim alanları ile tam bir doğa harikasıdır.
Yenifoça sahilindeki restoranlarda balık yemenin zevki bir başka. Yenifoça’da; izmarit, sardalye, istavrit, barbun, Sinavrit, mercan, kefal, palamut, kalamar, karagöz gibi birçok balık çeşidi bulmak mümkün.
Kendine özgü küçük bir çarşısı olan Yenifoça’da, aradığınız herşeyi bulabilmeniz mümkün.
Rezeptfreier Erwerb in einer Apotheke in Polen ist möglich oder es ist streng verboten, Tadalafil mit Nitraten in jeglicher Form und wenn Sie sich entschließen Lovegra rezeptfrei zu kaufen. Sondern es peppt die gesamte Beziehung wieder auf und sie werden die Ware Kaufen-Potenzsteigerung innerhalb von zwei Wochen nach dem Kauf erhalten. 2 Entlüften der Vakuummassage Banken eine spezielle Pumpe oder das in hohen Dosen lähmend auf Zerebrum, ist ein Kauf von Viagra bei Apotheke-Schweiz der lokalen Apotheke vorzuziehen.
Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Siren Kayalıkları
Sirenler (seirenler) ve siren kayalıkları, ilk defa Homeros’un Odysseia destanı ile karşımıza çıkar.
Sirenler, geniş kanatlarıyla kuş vücutlu ve çok güzel kadın başlı yaratıklardır. Esrarengiz sesleri, en güzel müzik mırıltıları ve şehvetli inlemeleriyle erkeklerin akıllarını başlarından alırlar.
Odyseus, gemisiyle bu kayalıkların arasından geçmek üzereyken, büyücü Kirke’nin sirenler hakkındaki uyarısını hatırlamış olduğundan. Sirenlerin büyülü çığlıklarına kapılmamak için kendisini de geminin diregine halatlarla sıkıca bağlatmış, ağzını süngerle kapatıp, tayfalarının kulaklarını da bal mumu ile tıkattırmış.
Böylece siren kayalıklarından çıkan sesi sadece kendisi duyacakmış, daha sonra; tam sirenlerin yanından geçerken sonsuza kadar bu körfezde kalmak için tayfalarına emir vermek istemiş, ağzı kapalı olduğu için başaramamıştır.
Siren kayalıklarından çıkan sesler, rüzgarın uğultusuna ve dalgaların coşkusuna karışarak körfezin kıyısına vururken, Odyseus’un gemisi bu büyülü dünyanın içinden süzülerek geçip gitmiş, İthaka’da 20 yıllardır onu bekleyen karısı Penelope’ye dönmüştür.
Nâdide Koyları
Pek az yerde görülebilecek temizliği, mavi ve yeşilin birlikteliğinin en güzel yaşandığı yerlerdir. Hele bir de bir koyda güneşin batışını izleyebilirseniz, değmesinler keyfinize o zaman…
Türkiye’de mavi bayraklı plaj sayısı gittikçe artmaktadır. İzmir’de Ege Denizi’nde denize girilen yerlerdeki su kalitesi ise Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından Yüzme Suyu Takip Sistemi çerçevesinde izlenmektedir. Burada yüzme suyu çok temiz yani A kalite (koliform ve streptekok bakteri sayısı sınır değerlerin altında) ve B sınıfı (yüzülebilir-iyi kalite) olan plajlar yer almaktadır.
Tarihi Mekanlar
Frigya Tepesi: Foça’nın özellikle güneş batımında en güzel manzaraya sahip noktası.
Athena Tapınağı: Antik Foça kentinin ve bugünkü modern yerleşimin en güzel noktasında bulunan ve Ion dünyasının en eski tapınaklarından biridir.
Kybele Tapınağı: Athena’nın kökeni Babilli Kraliçe Izdar’a kadar gider. Kybele Anadolu’nun tanrıçasıdır. Kybele, Arkaik dönemden itibaren çok saygı görmüştür. Yeldeğirmenli tepe ile İncir Adası’nda da kutsal alanlar vardır.
Taş Ev: Foça’nın 7 km. kadar doğusunda kuru bir dere yatağı kenarında, İ.Ö. 4.yy. tarihlenen, Lydia / Lycia geleneğinde; Pers etkisi altında kalınarak yapılmış bir mezar anıttır.
Şeytan Hamamı: Antik Çağ’da kayalar oyularak yapılmış bir aile mezarıdır. Mezar uzun bir yol ve iki mezar odasından oluşmuştur. Yapılan kazılar sırasında bulunan seramik, mezarın İ.Ö.4. yy.a ait olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Yel Değirmenleri: Foça’ya gelirken indiğiniz yokuşun solunda yer alan dağdır. Top Dağı ve üzerinde tarihi yel değirmenleri vardır. Artık yıkılmaya yüz tutmuştur ama hem tarihi anımsatı
Karataş Efsanesi
Foça’da halk arasında anlatılan bir efsane vardır; ünlü Karataş Efsanesi… Adı üzerinde efsane, yorumlara açık, Foça’nın gizemli çekiciliğine tam anlamıyla yakışan bir efsane bu. Foça’da nerede olduğu bilinmeyen bir taş vardır ve Karataş olarak anılır. Herhangi bir kaldırım taşı da olabilir bu gözümüzün önünde sadece taş diye durup duran; ya da yer altında, görmeden-bilmeden her gün üzerine basıp yürüdüğümüz arnavut kaldırım taşlarından birinin metrelerce altında da. Gizemi ve çekiciliği de burdan doğmakta sanırım. Bilinmeyen bir taş ama neden olduğu efsane daha da çekici.
“Her kim ki; Foça’da nerede olduğu bilinmeyen KARATAŞ’a basar ise; basireti bağlanır ve içinde bir yerlerde Foça’ya yerleşme ve hep burada olma isteğini bulur. Yolu nereye giderse gitsin, Karataş’a basan kişi bir gün mutlaka Foça’ya geri dönecektir…”
Karataş var; bunu herkes biliyor da nerede olduğunu kimse bilmiyor. Gezip dolaşırken bu taşa basan mümkünü yok bir daha Foça’dan kopamıyor. Çok zorlanıp bir yerlere gitse de mutlaka dönüp dolaşıp gene geliyor Foça’ya. Bir kez yolunuz Foça’ya düşmeye görsün, Foça’ya gelip de o büyülü havasını yakalayabilen herkes bu öyküyü duyunca dolaşıp duruyor sokaklarda. Belki Karataş’a basarım da bu yaşanası kasabada kalırım umuduyla. Bize kalırsa Foça’nın her yeri Karataş. Foça’yı görüp de sevmemek, dönüp gelmemek mümkün değil de ondan.
Kaynak: Foça Yerel Tarih Araştırma Merkezi